Sistematik Dolandırıcılık - “Külahıma Anlat” Sinema Filmi Hakkında

20 Temmuz Çarşamba Günü özel davet ile Külahıma Anlat Sinema Filmine gittik. Öncelikle bir sinema filmi değildi. Ağır sözlerle başlayıp sonrasında teknik konulara girip haklı çıkacağım. Bu filmin piyasada dolaşıyor olması Türk Sinema sektörüne sürülmüş bir kara lekedir.

Bundan çok daha iyi çekilmiş filmler destek göremezken, Kahramanmaraş’ın önde gelen firmaları tarafından desteklenen bu filmin böyle olacağını çekimleri başlamadan önce söylemiştik. Tabi “gençler bilmiyorlar” diye baştan savılmıştık. Şimdi film demeye bin şahit olan film vizyona girdi. Biz bu filmin çekimleriyle nerdeyse aynı zamanlarda çekmiş olduğumuz ‘Abla’ isimli mini dizimiz eleştirilmiş, “DMN Medya’dan böyle dizi beklemezdik” diyenlerin hepsinin “sizin değerinizi anladık” dediğine şahit olduktan sonra rahatlıkla söyleyebilirim ki “bu diziye destek veren her firma bu şehre ayıp etmiş, bu şehrin gençlerini desteklemek ve ulusal iş çıkarmalarını sağlamak yerine “İstanbul’dan gelen Müzisyene” destek vermeyi seçmişlerdir."

Teknik Konular

Öncelikle herkesin gözüne batan sorun yayın formatı, bir iş çekilirken yayın organları düşünülerek çekilir. En baştan beri ‘Sinema Filmi’ olarak pazarlanan Külahıma Anlat niçin sinema formatında çekilip montajlanmamış? TV formatında çekilse bile kurgu da sinema formatına çevrilebilirdi ki buradan da şunu anlıyoruz: Büyük bir olasılıkla ya ilk işlerinden birini kurgulayan bir post prodüksiyon şirketine yaptırdılar ya da kendiler yapmaya çalıştı. Zira sondaki jenerikte her yerde düzgün yazımını bulabilecekleri bir sürü yazım hatası olması, tezimi güçlendiriyor.

Yönetmen ismen iyi bir yönetmen olsa da “bu işi bu yönetmen mi çekmiş” der izleyen herkes. Korku filmlerine “bütçesiz ve dini sömürerek yapılıyor” denir. Bu film çekim konusunda bir korku filmi kadar olamamış.

Bir filmin önemli olan ve film vizyona girmeden önce izleyip görüş belirten yorumcularında filmlerde baktığı şey yapıdır. Hikâyenin gidişatını ve anlatılabildi mi diye bakarlar. Bu film çekilmiş olmak için hikâyeleştirilmiş ve bu hikaye de hikaye yazmayı bilen biri tarafından değil sokaktan çevirdiği birine (karısı yazmış yani bu dolandırıcılığı beraber planladıklarını düşünebiliriz) yazdırmış gibi. Anadolu’da senarist olmak isteyen ve hikayeler senaryolar yazan kişilerden (tamamen amatör) şimdiye kadar en az 30 tane senaryo okumuşumdur. O amatör senaryolar da bile bir şeyler anlatma ve bunu doğru yapma çabası vardır. Zira senarist olmak için bir okula gitmeye gerek yok. Youtube’da ücretsiz olarak yayınlanan videolardan 10 tane video izlenirse kurallara uygun ve bir şeyleri anlatmayı başaran senaryo yazılabilir.

Son olarak ben bunları söylemek için yeterli biri miyim?

2013 yılından bu yana kadar yüzlerce (100’lerce) kısa filmde oynamış. Bu filmlerin çoğunu yazmış. 4 adet mini dizinin hem senaryo ekibinde bulunmuş hem de oynamış. Şu anda Kahramanmaraş’ın video işini en iyi yapan şirketinin imtiyaz sahibiyim. Son zamanlarda yaptığımız ve benimde yönetmenliğini üstlendiğim o senaryosuz çekilen kısa filmler eleştirilirken benim bu film olmaya çalışan ama başaramayan filmi izlemek zorunda kalmam, bu şehrin dışarıya ne kadar kapalı olduğunu gösterir. Öyle bir seviyeye gelmiş ki artık İstanbul’dan gelen herkesi filmci sanan ve para yatıran düpedüz görülebilen sistematik bir dolandırıcılığa giren iş insanlarının olduğu, insanların yanındaki iş yapan gençleri görmeyip ya da "gençler bilmiyor" deyip bu olaydaki gibi dolandırıcılara para kaptırıyorlar. Sonra o parayı çıkarmak için başka kimseye destek olmuyorlar. Bu filmi eleştirmek için yeterli olduğum kadar, yaptığım işlerle de ben bu şehir için fazlayım.

DMN Medya Tic. San. Ltd. Şti

Yönetim Kurulu Başkanı

Gökhan VURER