BestVan CEO'su İrem BAYRAM: 'Bu benim suçum, keşke erkek olsaydım.'

DMN Medya Erzurum Sorumlusu Hatice DİNGİŞ, BestVan CEO'su Genç Kadın Girişimci İrem BAYRAM'la Özel Röportaj gerçekleştirdi. Doğu bölgesinde Kadın Girişimci olmanın zorluklarından da bahseden İrem BAYRAM, birbirinden çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Mart 27, 2022 - 04:19
Eylül 9, 2023 - 07:36
BestVan CEO'su İrem BAYRAM: 'Bu benim suçum, keşke erkek olsaydım.'

DMN Medya Erzurum Sorumlusu Hatice DİNGİŞ, BestVan CEO'su Genç Kadın Girişimci İrem BAYRAM'la Özel Röportaj gerçekleştirdi. Doğu bölgesinde Kadın Girişimci olmanın zorluklarından da bahseden İrem BAYRAM, birbirinden çarpıcı açıklamalarda bulundu. 

 

Önce İrem BAYRAM'ı kendi ağzından öğrenelim. "Ben İrem BAYRAM. 1990 yılında Van'da doğdum. Lise eğitimimi Van'da bitirdim. Ondan sonrasında aile şirketimiz olan kara yolu yolcu taşımacılığı yapan bestona çalışmaya başladım. Üniversite eğitiminden sonra. Üniversite eğitimime İstanbul'da işletme fakültesini bitirdim Bahçeşehir Üniversitesi'nde. Daha sonrasında hem ticarette hem de akademide aslında devam ettim. Bir taraftan çalışmaya devam ederken bir taraftan da uluslararası ilişkiler ve küresel siyasetler alanında yüksek lisans yaptım. Şu anda da işletme alanında doktoruma devam ediyorum. Hem eğitimi hem de iş hayatını bir arada yürütmek hakikaten zor. Hakikaten çok zahmetli. Ama imkansız değil. Yani evet, çok yoruluyorum, bazı dönemlerde uykumdan feragat ettiğim, artık uyumamaya alıştığım çok zaman oldu. Ama imkansız değil. Istersek yapabiliriz. Bunu da kendim deneyimledim ve herkese de bunu söylüyorum." dedi.

   

'Bir çocuk için tüyler ürperten baskıyla karşılaştık."
Sunucumuz Hatice DİNGİŞ'in "Röportajlarınızda denk geldiğimiz bu değerli taşlar serisini nasıl ortaya çıktı? Bu fikir kimden çıktı?" sorusu üzerine İrem BAYRAM "Aslında biraz daha böyle ben geriden alayım. Üniversiteden mezun olmamın hemen arkasından zaten çocukluğum boyunca da hem aile şirketinin olmasından kaynaklı hem ticarete olan ilgimden hem de bizim bölge gerçeğimiz olan kız çocuğu okursa en fazla üniversiteyi bitirir. Kadınlara göre meslekler vardır algısı. Kadına göre meslek algısı nerededir? Kadına göre meslek dokuz beş çalışabiliyorsan, her hafta sonu boş olacak. Neden? Çünkü o senin vaktin değil. Evleneceksin. O senin eşinin ve çocuklarının vaktidir. Senin olamaz. Mantığıyla bir meslek seçimi vardı, kadınlar için. Ve ben aslında bunu her çocukluğumdan beri hep yadırgadım. Neden böyle dedim? Yani neden ben dokuz beş çalışılan bir işte değil belki. Ben turizmde mutlu olabilirim. Ben insanlarla iletişimi çok seviyorum. Ben farklı yerleri görmeyi çok seviyorum. Buna benim sahip olduğum cinsiyet neden engel olabilir? düşüncesindeydim hep ve de bizim bölgemizde şöyle bir mantık vardı. Benim babam büyük bir aileden gelen biri ve iki kız çocuğundan biriyim ben. Sürekli şeyin baskısı vardı bizde. Nasıl ya? Erkek kardeşin yok mu? Nasıl olur? Ne oluyor? Ne olacak bu işler, boşa mı çalıştı baban bu kadar? ve benzeri ciddi anlamda benim şu anda bile duyduğumda tüylerimi baskıyla karşılaştık. Yani bunu bizim Nereden baksanız altı, yedi yaşımızdan itibaren sürekli şakayla karışık, ciddi. Bu baskılarla karşılaştık. Ve ben o zaman sürekli şunu düşünmeye başladım. Babamın da ne kadar talihsiz olduğu da vurgulanıyordu orada sürekli. Ve ben de diyordum ki ya bu benim suçum. Keşke erkek olsaydım. Babamı nasıl bu durumda bıraktım? Gibi burada da hatta kendimizle suçladığımız zamanlar çok oldu."

 

"Yapamaz, edemez, sıkılır gibi tiye aldılar."
"Daha sonrasında üniversiteden mezun olur olmaz ya ben bu işi yapabilirim dedim. Yani ben gerekiyorsa erkek olmamanın borcunu daha çok çalışarak ödeyeceğim ve bir noktaya getireceğim bu işi. 'Babama olan borcumu ödemem lazım' düşüncesiyle de çok fazla çalışmaya başladım. Yani inanır mısınız akşam saat on ikide eve giriyorum sabah saat altı oluyor hemen paldır küldür tekrardan işe koşuyorum. Her şeyi öğrenmeye çalışıyorum. Otogarları geziyorum, servisleri geziyorum. Soruyorum. öğrenebileceğim her şey bu sektörle ilgili zaten altta da çocukluktan gelen aile şirketi olmasından gelen bir altyapı da var. Ne katabilirsem öğrenmeye çalışıyorum ama ne kadar öğrenirsem, ne kadar çalışırsam çalışayım belli bir süre sözlerimin yaptıklarını hiçbir karşılamadım. Kendi işimdeki çalışma arkadaşlarım başta olmak üzere yayla haline gidecek yani oyalanıyor, yapamaz. Edemez. Gider, sıkılır, burayla mı uğraşacak? gibi bir tiye alınmayla sürekli karşılaştım. Ama yılmadım. çok sıkıldım, çok bunaldım. Ya ben bunu biliyorum."

 

"Önce 'patronun çocuğu' önyargısını yıktım."
"Neden ciddiye alınmıyorum? Kırıldığım çok nokta oldu. Burada ciddiye alınmamamın tek etkeni kadın olmak değildi. Hem kadın olmakta hem de patronun çocuğu olmaktı. Yani Türkiye'de bir de bir taraftan da patronun çocuğu olmakla ilgili bir sıkıntı var ve bu hala var. Patronun çocuğuysan sen hiçbir şey bilmiyorsun. Hiçbir işe yaramazsın. Bir ön yargı var. maalesef ki. Ben ikisini bir arada yaşadım aslında. bunu nasıl atlattım? Ondan bahsetmek istiyorum. Karşılaştığım her kötü olay ve de her moralimi bozan beni demoralize eden olay karşısında gittiğimde evet böyle ama ben bunu aşacağım dedim. Tekrar ayağa kalktım. Ve belki o gün daha da fazla çalıştım."

 

"DEAŞ Bölgesinde 15 Otobüsümüz esir kaldı."
"Biz hem Van'dan Türkiye'nin hem elli farklı şehrine günlük tarifeli taşımacılık yapıyoruz. Hem de Erbil'den Türkiye'nin birçok şehrinde günlük tarifli taşımacılık yapıyoruz. Kara yolu, yolcu taşımacılığı yapıyoruz. O bahsettiğim dönem iki bin on dört yılı. Benim henüz işe başlamamın üzerinden on altı, on yedi ay geçmiş. Bir yılı birazcık aşmışız. DEAŞ terör örgütü de bizim çalıştığımız bölgede ciddi anlamda hakim olmaya başladı bu süreçten bahsediyorum. bir akşam telefonlar geldi bizim on beş tane aracımız bölgede kalmış. Bir taraftan personellerin ailesi bizi arıyor. Bir taraftan yolcuların ailesi arıyor, DEAŞ bölgeye inmiş, araçlar hareket edemiyor, mahsur kalınmış. Biz de yönetimden arkadaşlarla kriz masasını toparlamışız, sürekli bir telefon trafiğindeyiz. ne yapacağımızı düşünüyoruz. Karşı sanırım bir iki saat falan ancak uyumuşumdur. Sabah uyandım direkt Erbil'e uçak bileti baktım. Uçak yok hava sahası kapanmış. Olaylardan dolayı. Şırnak'a uçak bileti aldım ve hemen aynı gün bölgedeydim. yaklaşık bir ay kırk gün oradan hiç ayrılmadım. Sürekli bir Erbil'de bir Cizre'de bir Batman'da bir tekrar Van'a geliyorum. Bir tekrardan Erbil'e Süleymaniye'ye gidiyorum, Kerkük'e gidiyorum. orada kaptanlarımızla köy memurumuzla benim çalışma ekip arkadaşlarımla beraber omuz omuza biz o süreci kurtardık. Biz o süreçte oraya çalışmaya devam ettik, sefer kesmedik. Oraya çalışan birçok firma, rakibimiz olan birçok firma o dönemde sefer kesti ve oranın dönüşünde aslında ben Erbil'e gidene kadar bu süreci başlatana kadar Patronun kızıydım. ama oradan döndüğümde İrem BAYRAM olarak döndüm aslında. Ondan sonrası da tabii ki de yine zorluklarla karşılaştım. Yine çok fazla mücadele gösterdik. Ondan sonra birbirlerinin de kolayları dönemi oldu. O dönemde bir kriz yönetimi mücadele gösterdi. Gümrük kapıları kapandı. Ondan sonrasında işte pandemi oldu. Pandemiyle savaştık. Ben yöneticilik hayatımda da çok fazla kriz de yönettim. Onun için Kriz yönetiminde de artık fena sayılmayacak düzeye geldim. Umarım bundan sonra daha büyük bir kriz çıkmaz ve benim bu becerime hiçbir zaman ihtiyaç duymayız. Ama bana bu iş bir taraftan da bunları da kattı. çok emek verdim. Ama gelmiş olduğum noktada da gerçekten şöyle bir dönüp baktığımda geri dönüp bir on yılı değerlendirdiğimde ne kadar güzel işler yapmışız diyebiliyorum. Bestvan'ı Türkiye markası, dünya markası olma yolunda ilerletebilmiş olmanın bölgede, Türkiye'de kadınlara iş yapmak isteyen, insanlara cesareti olmayan insanlara bir tık olsun cesaret verebildiysem o yapıyorsa ben de yapabilirim diyebildilerse zaten benim hiçbir yorgunluğum kalmıyor ve bu tarz kişileri de görüyorum. Enerjimi tekrardan depoluyorum diyebilirim."

 

Değerli Taşlar Serisi
"Bu süreçte BestVan tarafından da sektör tarafından da kabullendim ve sonrasında bir otobüs alımı sürecimiz vardı. Bir ustamız var. Usta beyin konusunda da üzerine tanımam. Yani otobüs beynin konusunda şanzıman beyni konusunda üzerine tanımam çok iyi bir ustadır. Ama Iyi olduğu kadar bir de çok hem duygusal hem de gerçekten parayla da ilgisi olmayan bir ustadır. Işini severek yapan gönül bağıyla bağlı olduklarını da iş yapan bir sanatkardır aynı zamanda. Bir gün bizim Kerkük'ten aracımız çıktı, yolda arızalandı, kaldı. Hiç kimse yapamıyor yani. Daha böyle bir yılını doldurmamış bir araç. bana dediler ki bu işi ancak yapabilirler. Hanım ben de dava duman çok ama işte onun yapması için sizin akşam saat on gece saat herhalde on iki buçuk bir arası. Ben yüzde on usta yardımcı olup da hani aracımız böyle böyle bize yardımcı olursun. Vallahi dedi İrem Hanım ben yardımcı olurum ama bir şartım var. Dedi ki bundan sonra biliyorum sizin bir kilo alımınız var. Bu araçlardan bir tanesi dedi şey olacak. Siyah renkli olacak dedi. Tamam olsun da ondan dedim. Hani yeter ki şu anda bizim kırk yolcumuz Bekliyoruz senden. Başka kimse yapamıyormuş artık. Biraz önce bu aracı kurtaralım. O sırada bile demiş ki tabii orada bana. Bir de ben onu kendim birazcık böyle süsleyeceğim arabayı. Orayı çok da duymamışım açıkçası Neyse biz Rıdvan Usta'ya verdiğimiz, Rıdvan Usta hemen arabayı yaptı, etti, yolcularımızı gönderdik. Arabayı çıkardık. Ondan sonra araçları teslim alma zamanı geldi. Bizi de o noktaya verdiğimiz sözü tuttuk. Araçlarımızdan bir tanesine siyah renk yaptık. Üzerine böyle gümüş festival yazıldı. Çok güzel bir tasarım oldu. Ve ben ona bir de kimlik kazandırma ihtiyacı duydum. Hani işletmede kökenli olduğum için pazarlamayı da hep sevmişimdir. Nasıl sevdirebiliriz? Sevilen marka olma yolunda da ilerletmek istiyorum bir taraftan restoranında. Siyah inci olsun dedim adı. Siyah inciden sonra da değerli taşlar serimizi bu şekilde her alanda da yenisini diyelim. Bizim değerli taşlarımız olsun ve markaya da böyle bir kişilik kazandıralım istedim. Geldi biz teslimatını yaptık. Ondan sonra Rıdvan Usta bu burada olmak bitmez dedi. Ben bir de bunun birazcık aksesuar yapmak istiyorum. Ben de aksesuarı hiç sevmiyorum aslında. Arada onu söyle söz vermişiz ya. Mecbur katlanıyorum. Neyse araç mersin seferi var. Mersin'e gitti. Mersin'e araçla beraber gitti ondan sonra da Mersin'den araç dönecek, gelecek Mersin'i araçla beraber gitti. Ondan sonra da Mersin araç dönecek, gelecek. Sizin gibi kıymetli basın mensupları da sektörümüzün sonrasında aracı çekeceğiz. Çünkü Türkiye'de bir ilk defa siyah bir otobüs görülüyor ve herkes çok beğendi aracı. Buluşma yerine gittik. Önde bir baktım böyle bembeyaz peluşlar hiç sevmem. Ondan sonra jantlar, lastiklerde, yanaklar, böyle çizgiler vardır. Bilmeyenler için söylüyorum. Lastiklerin kenarında beyaz çizgi vardır. Biz ona yanak deriz." dedi.

   

İrem BAYRAM gösterdiği üstün yönetim becerisi ve çalışma azmi ile daha büyük işlere imza atmaya devam edecektir. Kendisini yakından takip ediyor ve hayatında başarılar diliyoruz.

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow